Cinsel İstek Azlığı
Cinsel heyecan, fantezi ve arzuların azalması veya olmaması halidir. İç
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre cinsel sağlık; genel sağlık, kaliteli yaşam ve iyi olma halinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kişide sadece hastalık, işlev bozukluğu veya zayıflık olmaması hali değil; aynı zamanda kişinin cinsel açıdan fiziksel, zihinsel, sosyal tam bir iyilik hali içinde bulunmasıdır.
Yine DSÖ’ne göre cinsel sağlık, cinselliğe ve cinsel ilişkilere olumlu ve saygılı bir yaklaşımı, beraberinde; zorlama, ayrımcılık ve şiddet olmaksızın, zevkli ve güvenli cinsel deneyimler yaşama olasılığının varlığını gerektirir.
Cinsellik bedensel, psikolojik, kültürel farklı boyutları olan karmaşık bir kavramdır.
Bedensel hastalıklar, kullanılan ilaçlar, gebelik, lohusalık, menapoz gibi dönemsel farklılıklar cinsel işlevleri etkiler.
İnsanın kendini tanıması, cinselliği kiminle, ne zaman, nasıl yaşamak istediğinin ayırdına varması, vücudunun değerini bilmesi, kişilik özellikleri, geçmiş yaşantıları cinselliğe yaklaşımını belirler.
Bazen de sorunun kaynağı toplumsal yapı, kişinin büyüdüğü, yaşadığı ortam, yanlış cinsel inanışlardır.
Cinsellikle ilgili çalışırken durumun mutlaka farklı boyutlarıyla ele alınması gerekir. Kadınla, partnerle, çevreyle ilgili şartlar tek tek ele alınıp değerlendirilir. Cinsellikle ilgili eksik veya yanlış bilgiler, beklentiler, eşler arasındaki iletişim hataları, ilişkisel sorunlar irdelenir. Böylece hem nedenleri ortaya konulur, hem de çözüm için yokun büyük kısmı kat edilmiş olur. Genellikle sorunların çözümü düşünüldüğünden çok daha mümkün ve kolay olur.
Kadınların %30-60’ı yaşamları boyunca en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşamaktadır. Şu şekilde gruplayabiliriz:
Cinsel heyecan, fantezi ve arzuların azalması veya olmaması halidir.
İç ya da dış cinsel erotik uyarılara karşı (yazılı, sözlü, görsel) cinsel ilgi/ uyarılmanın azalması, cinsel aktivite sıklığı ya da yoğunluğunda azalma, partneriyle cinsel ilişki başlatamama ya da partnerin başlatma girişimlerine karşı ilgisiz kalma gibi yakınmalardan birkaçının devamlı veya tekrarlayan şekilde olmasıdır.
Cinsel istek azlığının nedenlerini 2 gruba ayırabiliriz;
Fiziksel nedenleri arasında cinsellikten uzun süre uzak kalmak, menopoz, bazı ilaçlar, alkolizm, kronik hastalıklar (böbrek, kalp, karaciğer hastalıkları, hipertansiyon, diyabet vb), hormonal dengesizlikler, lohusalık ve emzirme dönemleri, ilişkinin ağrılı olması, vajinal kuruluk sayılabilir.
Çok daha sık görülen ise psikolojik nedenlere bağlı cinsel istek azlığıdır. Vajinismus, stres, kaygı, depresyon, eşle sorunlar, geçimsizlik, beden şekli ile ilgili kaygılar, bıkkınlık, cinsel travmalar, kötü anılar, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi, cinsel ilişkiyi suç veya günah olarak algılamak bu grupta sayılabilir.
En sık görülen şekli cinsel heyecanlanmayla yeterli ıslanma ve kabarmanın olmaması veya cinsel aktivitenin sonuna kadar sürdürülememesidir. Olayın sadece fiziksel değil, psikolojik boyutu da vardır. Bazen kabarma ve ıslanma olmasına rağmen uyarılma olmamaktadır.
Devamlı cinsel uyarılma bozukluğu ise nadiren görülür, cinsel arzu olmaksızın istemsiz şekilde devamlı cinsel uyarılma halidir.
Orgazmda belirgin bir gecikme, seyrekleşme veya orgazm olmama halidir.
Cinsel ağrının farklı nedenleri olabilir. En sık gördüğümüz cinsel ağrı nedeni vajinismus olmaktadır.
Vajinal ilişkide vajinal girişte veya alt karın bölgesinde ağrının vajinismus dışında organik (kalın hymen, enfeksiyon, skarlar, hormonal sorunlar vb ) bazı nedenleri de olabilir (Disparunia).
Ayrıca vajinal kuruluk, atrofi, skar vb nedenler, bazı kronik hastalıklar da vajinal girişi zorlaştırarak ağrıya yol açabilir.
Vajinismus, vajinal giriş eylemi ve/veya düşüncesi sırasında pelvik kasların istemsiz kasılması, kaygı, korku halidir. Değişik derecelerde olabilir.
Vajinismusun batı ülkelerinde görülme oranı %1-6 iken, ülkemizde %10-17 arasındadır. Yine ülkemizde cinsel tedavi birimlerine başvuranların %62-75’ini vajinismus hastaları oluşturmaktadır.
Uygun cinsel eğitimin verildiği, cinselliğin konuşulabildiği, cinselliğin bir haz alma davranışı olarak kurgulandığı, kadın cinselliğine değer verilen toplumlarda vajinismus çok daha az görülmektedir.
Yapılan çalışmalarda yaş, eğitim, sosyoekonomik durum, sosyokültürel durum, kırsal/kentli olmanın vajinismus görülme oranını pek etkilemediği görülmektedir.
Vajinismus, cinsel terapiye en iyi ve en kısa sürede yanıt veren cinsel işlev bozukluğudur. Uygun tedavi ile hastaların hemen hepsinde sorun çözülür.
Tedavide hastalar çift olarak ele alınır. Vajinismus sorunu yaşayan çiftlerde zamanla erkek eşte de güvensizlik, isteksizlik, sertleşme bozukluğu gibi sorunlar gelişebilir.
Cinsel heyecan, fantezi ve arzuların azalması veya olmaması halidir. İç
Vajinismus, vajinal giriş eylemi ve/veya düşüncesi sırasında pelvik kasların istemsiz
Kadınların %30-60’ı yaşamları boyunca en az bir cinsel işlev bozukluğu